14 Kasım 2016 Pazartesi

PANTENE ALTIN KELEBEK REZALETLERİ

Ne modayla ne de makyajla bir ilgisi yok şu an okuduğunuz satırların. Kim ne giymiş, neden gelmiş, kimle gelmiş, ünlüler dünyasındaki son gelişmeler neymiş üzerine saatlerce düşünüp eleştiri yazıları yazan birisi olmadım hiç. 
Zaten bu kişisel bir blog ve amacı yalnızca hikayemi daha iyi anlayıp sözcükler vasıtasıyla benimle bir bağ kurmanız. Ama..
Dün gece Kanal D ve CNN Türk'ten canlı olarak yayınlanan 'Pantene Altın Kelebek Ödülleri' hakkında az sonra yazacağım satırlardan dolayı tüm okuyucularımdan özür diliyorum. Çünkü göz dolduran bir blogta böyle bir yazı, basitleştirme çabasının kısmen bir yansıması. Ancak yazma, açıklama amacım diğer bloggerlardan oldukça farklı.
Evimde oturduğum sakin bir Pazar akşamında kumandayla kanalları dolaşırken rastladım bu rezalete. Ödül törenlerini severim normalde, halkın seçimleri bir nevi Türkiye'nin psikolojik analizini yansıtır çünkü. Üzerine tez bile yazılır, Türk insanı izlemekten çok yaşar, yaşattırır. Ancak dün gece yayınlanan o tören medya tarihinin yüz karasıdır.
Hani olur ya ilkokul birinci sınıfta okumayı söken çocuklara kırmızı kurdele takma merasimi yapılır. Şiirler, şarkılar, danslar, gösteriler eğlenceli bir kutlama havasını alır. Küçüktür çocuklar, sahnede bir ordan bir oraya koşup ne yapacağını bilmez halde amatörce davranır. İşte öyleydi dün gece Altın Kelebek. Ne Hürriyet ailesi, ne Doğan Medya ne de Pantene belli ki kurtaramamış vasatlıktan.
İşte o törenden bir kaç detay; 
Öncelikle kendisini sevmeme rağmen Pelin Akil sunuculuk için çok kötü bir isimdi. Sempatik, tatlı ama böyle bir yükün altından maalesef kalkamadı. Ekrandan okuduğunu belli eden gözleri, sürekli yarıda kesilen cümleleri törende oldukça vasat bir görüntü yarattı.
Okan Bayülgen kendimi bildim bileli sevmediğim bir insan zaten. Nedendir bilmem o adam bana hep fazla itici gelmiştir. Ödülleri alan isimler hakkında yapılan kısa videolarda sergilediği ses tonu ve diksiyonunun kuvveti şüphesiz ki tartışılmazdı. Ancak ödül aralarında sahneye çıkıp geçmiş yıllarda altın kelebek almış olan ünlülere karşı olan alaycı konuşmaları.. Belli ki genç kesimi etkilemek ve ilgilerini çekebilmek için inci caps tarzında komik bir ortam oluşturmak istenilmiş ama o ince çizgi görmezden gelindiği için tören vasatlıktan öteye gidememiş.
Diriliş Ertuğrul dizisine yapılmış olan saygısılığa gelecek olursak, konuyu bilmeyenler için kısaca açıklamak istiyorum. 'En iyi dizi' kategorisinde ödül alan Diriliş Ertuğrul dizisi oyuncuları sahneye çıktığı andan itibaren tek kelime edemeden görevli hostes tarafından sahne arkasına alındı. Öyle ki oyuncular izleyenlerine, oy verenlere bile bir teşekkür cümlesi kuramadı. Bu olaya çok sinirlenmiş olacaklar ki oyunculardan biri ödülü yere koydukları bir fotoğraf yayınlayıp 'pabucum bile bundan daha değerli' özetli bir paylaşım yaptı. Gecenin sonunda ödüllerini iade ettikleri ve bu saygısızlığı kabullenmediklerini belirten bir açıklama yayınlandı.
Bunun üzerine Okan Bayülgen olabilecek en vasat, en kaileye almaz tavrıyla yarım ağız özür diledi diziden. Olayı yatıştırmak yerine alevlendirdiğinin farkında olduğu yüzündeki ucuz gülümsemeden belliydi ve sonuçları belli ki umrunda değildi.
Bir de adamın biri elini kolunu sallayarak sahneye çıkıp herkesin şaşkın bakışları arasında yayını sabote etmeye kalktı tabi. 'Banu Alkan kadar güzel ve zeki bir kadın göremiyorum bu salonda' gibi saçma bir cümleyle gündeme gelmeye çalıştı. 
Kanal D törenin ortasında yayını kesti, ödülünü alan beklemeden salonu terk etti.
Güzel şeylerde vardı elbet. Nazlı Çelik vardı mesela, bir cümlesiyle kalitesini belli eden. Fatih Portakal vardı, cezaevindeki arkadaşlarını anmadan gitmeyen. Türk sinemasının yaprak döken çınarları vardı yaşlandığının farkında olan belki de son kez seyircisiyle buluşan.
Final yapan dizi bile ödül alırken vasatlığın farkında olanların yüzünde hep aynı ifade vardı mesela tv karşısındaki seyircinin ağzını açık bırakan.
Kısacası dün gece Kanal D kendi programlarına bol bol ödül dağıttı, diğerleri avucunu yaladı.
Bu yazıyla medya bloguna falan dönüşmeye niyetim yok. 
Benim anlatmak istediğim, o sihirli ekranın diğer tarafında kültürsüz, sahte ve vasat bir yalan dünyanın olduğu. 
Ekranın yüzleri, radyonun sesleri rezalet bir organizasyonda, tüm ucuzluklarını sergilediler dün gece. 
Keşke, medyayı ödüllendirmek istediğimizde kimseyi aşağılamadan, kimsenin birbirinden haberinin olmadığı törenler yapmadan, biraz olsun özen göstererek ekrana düşürsek.
Yansıttığınız o yalan dünyanın, tüm vasatlığını izleyip umutlarımızı bir de medya için tüketmesek.
Umarım, bir daha asla ödül töreni yapma cesaretinde bulunmaz, bizi de daha fazla rezaletlerinizle oyalamazsınız!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder