14 Haziran 2016 Salı

İki Kişilik Tükeniş

Her zaman paramparça oluşların bir hikayesi vardır.
Başlamak nasıl bir adımsa bitirmekte uçurumdan aşağıya atlamaktır. Alışkanlık, aşkın bir köşesinde daha pasif kalsa da yüreğinizde tınlayan ezginin en tiz parçasıdır. 
Gözyaşı aşktandır ancak korku alışkanlıktan. Tükenişlerin ucunda bizi selamlayan yalnızlık korkusunun tümü alışkanlıktan. Bir sabah uyanıpta kahvaltı yapacak birini bulamamaktan, bir şarkı çaldığında yanı başında olamamasından, olur da bir gün bir başkasında sende bulamadığını bulmasındandır.
Bitirmekte başlamak gibidir zaten. Bir süreçtir, adamı olduğu yerde kıpırdatmadan tüketir. Aniden olmaz sanılanın aksine aşk, bir anda doğmadığı gibi sana kattığı her ne varsa öylece alıp hayatından ayrılmaz. Kaybetmek içinde zaman gerekir. Anlaşmazlıklar, tartışmalar, artık eskisi kadar çok sarılmamalar gerekir. Bir gün aynaya baktığın zaman ruhunda gördüğün, makyajının kapattığı yaralar demektir.
Bir adamı sevmek çok marifet isteyen bir iştir. Henüz küçük bir kadın için büyük tecrübesizlik demektir. Değişmenizi gerektirir. Saatlerce konuşsan sana aynı aşkla baktığını bildiğin adamın zamanla sesine tahammül edemez hale gelmesidir. Yüreğinizi yaralar, gururunuzu karalar.
Çabalar, stratejiler işe yaramaz olduğunda, bir gün gerçekten birbirinize dayanamaz olduğunuzda sizi parçalayan, hangi taraftan geldiği aslında hiç önemli olmayan son darbedir.
Zira sevilmekte çok zor iştir. Bir süre sonra sevginin azaldığını farketmeye başladığın anda kendi sevginin çokluğu bir teselli olmuyor avuçlarında. Sen ağladığında içinin acısı gözlerine yansıyan adamdan ağlamana alışan bir adam yarattığında kaybediyorsun aslında. Sen değişmeye boyun eğdiğin anda karşı taraftan gelen isyanla yıkılıyorsun. Sevmek mümkün biliyorsun ama yürütmek nasıl mümkün oluyor anlayamıyorsun. 
Tükeniş evresi bu işte, kendi eserin seni paramparça etmeye başladığında hissettiğin o çaresizlik tükenmenin tam çevirisi. Sevgi artık yetmeyince, başvurduğun her çıkmazda daha fazla yorulduğun anlarda hissettiğin acının ta kendisi.
Ard arda yakılan sigaralar artık yeterli olmayınca, baskı altında kaldığını bizzat ondan duyunca yeniden başlıyor yolculuk aslında. Birlikte yürüdüğünüz her şeyi tek tek yaşamaya alışana kadar, onun bıraktığı yere en başından bir daha yürüyüp gelene kadar sönmüyor içindeki ateş insanın. Güven birlikteliği terk edince, o çok sevdiğin insan kişiliğinden şüphe etmeye başladığını sana gösterince fark ediyorsun her şeyi.
O film şeridi en başından oynamaya başladığında beyaz perde de, geceler artık uykusuz olduğunda, sanki hep yanındaymış gibi hissettiğin o insan elinden tutmayı bıraktığında büyümeye başlıyorsun. O noktadan sonrası uçurum, o da itse sende itsen birlikte düşeceksiniz. Belki o yumuşak iniş yapar, kader belki ona çok farklı bir yolda çoğu zaman mutluluklara açılacak kapılar sunar. Sen kayalığa çarptığınla kalırsın , kimsenin yardım etmeyeceğini anladığın zaman kendini iyileştirmeye çalışırsın.
Sevginin yoğun olduğunu bilsende, her şeyi tükettiğinizi farkettiğin o yerde yerinde saymaya başladığında bitiyor her şey.
Bütün bu yaşadıklarının ardından, döktüğün gözyaşlarıyla kaldığında, saçların artık sana güzel gelmemeye başladığında, dudağının köşesindeki o çizgi birdaha belirmeyecekmiş gibi bir anlaşma yaptığında sende tüketiyorsun.
Yeminler artık birdaha sevmemek adına olduğunda, gülüşü artık sana ait olmazsa diye yastığa boğduğun hıçkırıklarında harap olduğunda anlarsın.
sanıldığı üzere ne şarkılardan ne şiirlerden ibarettir aşk.
Her güzellik bedel ister bu kısacık ömürde. Sevdiğin her saniyeyi faiziyle çektiğin acıda bağırırsın.
Kimse anlamaz, kimse duymaz.
Artık o bile içini görmez olduğunda yeniden diz çöküp geçmesi için dualara başvurduğun zamanda gökyüzüne gönderirsin.
İki kelimelik seni seviyorum değildir aşk hiçbir zaman.
Kavgalar artık ağır sözlerle kabalaştığında, o telefon bir daha ona özel yaptığın melodiyle çalmadığında hissedilir asıl sevgi.
Hayat verdiği gibi geri de alır.
Ve o saatten sonra iki kişilik tükenişin tüm sorumluluğu senin omuzlarına kalır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder