19 Haziran 2015 Cuma

Okuyucularımın kaleminden

Çoğu zaman yazıların ardından oturup saatlerce gelen yorumlarla, mesajlarla, maillerle ilgileniyorum. O kadar güzel mesajlar geliyor ki bazen hiç tanımadığım o insanlara sıkı sıkı sarılmak istiyorum.
Uzun süredir yazmadım, yazmadığım içinde tepki aldım. Yeni yazı istiyoruz, yaz artık dediler. Neyi yazayım ki diye düşünüp durdum. Ve galiba sonunda beş yıllık blog hayatımda ilk kez bir yazıyı okuyucularıma ayırıcam.
Attığınız mesajlarla hiç övünmedim şu zamana kadar. Kimseye göstermedim, biz bize olduk hep. Ama bugün 12.746 okunma sayısına ulaştık. Ve bunu sizlere borçluyum.

O yüzden bu yazı, okuyucularıma hitaben. Gelen onca mesajın arasında ulaşabildiğim mailler, yorumlar işte hepsi bu yazının içinde olucak.

Hep benim gözümdeki sizi anlattım durdum. Şimdi sizin gözünüzdeki beni görme zamanı..

 5 Nisan 2015 23:17
Bu maili aldığında ne hissedersin bilmiyorum. Ben senin gibi güzel yazamam ama söylemem gereken şeyler var. Sivri Köşede yazarlık yaptığından beri takip ediyorum seni. Kendi blogunu açman bence verdiğin en doğru karar oldu. Seni okudukça içimde bir yazma isteği oluştu ve kalkıp blog açtım. Şu an 'Tam 5 Yıl Oldu' yazısında anlattıklarının aynısını yaşıyorum. Sen benim ilham perimsin. Hiç tanımıyorum seni, nasıl bir insansın hiçbir fikrim yok. Ama bana yazmayı sevdiren kızsın ve sen olmasaydın blog açmak aklıma bile gelmezdi. Lütfen yazmaya devam et, sana ihtiyacım var. Bu arada favori yazım 'Bir Devir Bitti' haberin olsun. 

7 Haziran 2015 00:08
Merhaba, beni tanımıyorsun ve bende seni tanımıyorum tam olarak ama sen güçlü ve harika bir kişiliksin. Bloglarına baktım şimdi. Başarılarını örnek aldığım insanlardan birisin.İçimden sana sarılmak geliyor. İnan bunları neden yazıyorum bilmiyorum ama seni seviyorum. O güzel gülüşün eksik olmasın, yazılarını bekliyorum. Başarılar.

6 Şubat 2015 00:04
Blog yazılarını okudum yalnızca tebrik etmek istedim. Devam etmelisin bence hiç bırakma. 'Yazmadan yaşayamayan' bir kafada olman mükemmel.Ben zevkle ve hüzünle okudum yazılarını haberin olsun.

29 Ocak 2015 06:14
Ne yaşadığını merak ediyorum bu kadar güzel yazabilecek kadar. Neredeyse tüm yazılarını okudum. Ben onca kişinin blog yazılarını okudum henüz bu kadar iyisini görmeim. Seni tebrik etmek isterim lakin yeterli olacağını düşünmüyorum. Daha iyisini hakediyorsun.

6 Şubat 2015 16:55
O yazıları sen mi yazıyosun? O yazıları nasıl yazıyosun sen ya?! Yazmayı bırakırsan seni gelir, bulur ve döverim. İlk kez birini heyecanla okuyorum, bunu elimden alma!

2 Mayıs 2015 14:25
Yıldız Tilbenin şarkıları insanda bir etki yaratır ya yemin ederim Duygularla Dans yazısı bende aynı etkiyi yarattı. Öldürdün beni be kızım, yeni yazıyı çabuk yaz. 

17 Mart 2015 19:57
Biliyorsun her yazının ardından arıyorum seni. Ama mesaj olarakta yazmak istedim. Şu son yazın varya ağlamaktan ciğerim çıktı be kıvırcık. Ne güzel şey seni okumak, bir bilsen. Ben eminim bir gün D&R 'ye girdiğimde çok satanlar reyonunda senin bir kitabını görücem. Sakın pes etme, vazgeçme yazmaktan. Seni seviyorum can şenliğim.

19 Ocak 2015 12:10
Senin sayende bloggerdayım. Ben ya ben yazmakla alakası olmayan çocuk kalktım blog açtım sana özenmekten.Başarısız olmayayım bari bir el at. Samsundan katılıyorum bu arada hayran postasına. İyi ki okumaya başlamışım seni neyse erkek adam çokta övmez. Cevabını bekliyorum.

26 Mart 2015 19:44
Yaşamın farkına varmak ve bunu kelimelere dökebilmek, hüznü ve sevinci hissetmek, hissettirmek, varlığını nefesini sonuna kadar kullanmak, Tebrikler kalemi güçlü güzel kızım. Seninle gurur duyuyoruz, yazmaya devam.

23 Mayıs 2015 16:33
Yazıların başarılı ağzına, ellerine sağlık. Lütfen yazmaya devam et, takipteyim. 

7 Şubat 2015 12:32
'Duygularla Dans' yazısı harika. Ziyadesiyle optimist bir dilin var. Kelimeler anlaşılır ve yalın. Ama bu optimist durumun içinde pessimistliği güzelce hissettirebiliyosun. Bence önemli olanda budur. Yazmaya devam et, heyecanla okuyorum seni.

9 Mayıs 2015 08:25
Ece abla ya servisten yazıyorum bu mesajı okula gidiyorum. Antalya'dayım mesajlaşmıştık daha önce hani. En güzel yazın için 'Bir Devir Bitti' diyolarmış tweet atmışsın. Hayır, biz kızlarla en çok 'Duygularla Dans' ı seviyoruz.Bu arada sana gönderdiğim yazıya bir yorum yapar mısın? Bizim grubunda selamı var, öptüm çok

1 Mayıs 2015 15:43
Blog açmamda yardımcı olduğun için sana minnettarım. Biliyo musun 73 kişi okudu. Her yeni kişide İyiki varsın diye sana bağırmak istiyorum. Blogger kraliçesi dedik diye dalga geçmiştin grup sohbetinde. Ama öylesin. Yaşasın blogger kraliçesi, seni seviyorum

Bunlar gibi daha bir sürü mesaj ve mail. Hiç tanımadığım insanlar tarafından seviliyorum, bundan daha ötesi var mı ? Beş yıldır yanımdasınız, her mesajda biraz daha bağlanıyorum size sanırım. Yalnızlığımdan yakınmıştım hep, hayran postasında
'Yalnız değilsin, biz varız' demiştiniz. Teşekkür ederim. Okuduğunuz için, eleştirdiğiniz için. Desteğiniz için..
Her yeni yazıda daha fazla insana ulaşıyorum. Nasıl oldu hiç bilmiyorum.
Tek bildiğim iyi ki olmuş.

Bugün bu satırlar sizin için. Bugün bütün kelimeler size hitaben. Küçücük dünyamda koskoca bir hayat kaynağısınız benim için. Vazgeçmeyin olur mu ?
Sizi seviyorum..

4 Haziran 2015 Perşembe

Ben küçücük dünyama bir sürü hayal sığdırdım, siz koskoca Torbalı'ya bir beni sığdıramadınız

İnsan yaşadığı yerden nefret etmemeli aslında.
Sorun yaşadığımız bölgede değil iç içe olduğumuz insanlarda sanırım.
Hataları yok saymayı bilmeyen, affedemeyen bir toplumda her yeni gün bir savaşın içine bırakıveriyoruz kendimizi. Çok korktum ilk başlarda, inanın çok korktum. Güvenebileceğiniz kimseniz yok çünkü yanınızda. Toplumla olan bu savaşta, insanlara karşı katıldığınız bu cephede tek başınasınız.
'Güçlü değilim' sandım her defasında. İnsanlarla savaşamadığım için zayıf hissettim, zayıf hissettirdiler.

Nefret ettim yaşadığım yerden, inanın nefret ettim. Üniversite dedim hep, sabret Ece. Gidiceksin, biticek. Ama kendimi kandırıyorum. Gerçekten bile bile isteyerek kandırıyorum kendimi. Bitmeyecek. Ben değişmedikten sonra, şehir değişmiş, isimler, insanlar yenilenmiş ne farkeder?
Sorunun kaynağını buldum, benim.
Sığamadım ben buraya.
Herkes aynıydı, herkes yapması gerekeni yapıp bırakanlardandı. Fazlasını yapana yanlışların arasında boğuluyor muamelesi yapanlardandı. Kabul etmedi bu şehir beni. Daha en başında, ilk adım attığımda anlamıştım. Küçücük bir kız çocuğu düşünün arkadaşlarıyla sokakta oynayan. Giydiği elbise yüzünden evcilik oyununun dışında kalan.
Topluma ayak uydurmak zorundasınız, yoksa sizi dışarda bırakırlar. Dik kafalılığım, hatalarımı bile anlatışım, canımın istediği gibi davranışım ve toplumun beklediğinin aksine kendi kabul gördüğüm şekilde ortaya çıkan giyim tarzımla insanların daha tanımadan nefret ettiği birine dönüştüm Torbalı'da. Dahası bunlara aldırmayışım ya da ilk başlardaki aldırışım yüzünden bir anda insanların iftira atmaya çalıştığı, hata yaptığında çevresindekileri sevindiren bir kız oldum. Nasıl oldu, neden oldu inanın bilmiyorum. Bu kadar düşmanı hangi ara edindim, insanlar benim hakkımda kurguladıkları onca şeyi ne zaman paylaşmaya başladı gerçekten anlayamıyorum. Tek bildiğim pes etmediğim.
Öğreniyorum. Nasıl kulak tıkamam gerektiğini, hata yapa yapa büyüyeceğimi öğreniyorum.
Ama kızgınım. İnanın bana çok kızgınım.
Bana yaptıkları bu şeyden ötürü, iki adım arkamda fısır fısır konuşan yüzüme gülüp arkamdan atıp tutan insanlardan ötürü hem bu şehire hemde çevremdekilere çok kızgınım. Eskiden olduğu gibi yakmıyor canımı artık, laf anlatmayada çalışmıyorum kimseye.
Söyleyebileceğim tek şey savaşmak zorundayım. Bu şehri terketsem bile, yeni bir yerde yeniden başlasam bile insanlar hep aynı. Ben aynı olduktan sonra onlar değişmeyecekler. O yüzden bitmeyeceğinin farkındayım.
Kimseden hatasını anlayıp, değişmesinide beklemiyorum. İmkansıza inanmayı beyaz atlı prensin gerçek olmadığını öğrendiğim zaman bıraktım zaten.

Bu şehrin insanlarına söyleyecek tek bir şeyim var :

Ben küçücük dünyama bir sürü hayal sığdırdım. Kendi kendime çabalayıp, olmak istediğim insana adım adım yaklaştım.
Siz koskocaman Torbalı'ya bir beni sığdıramadınız..