18 Kasım 2016 Cuma

Bir Çocuğun Çıkaramadığı Ses Olmak Zorundayız!

Nasıl başlayacağımı bilemediğim nadir yazılarımdan biri. Söze girdiğim noktada kuracağım cümlelerden değil belki ama farkedeceklerimden korkuyorum.
Dün gece gündeme bomba gibi düşen o yasa tasarısı hakkında elbette bu yazı. 
Herkes kadar bende çekiniyorum elbet, malum günümüz Türkiyesi düşünceleri yazmayı bırakın sesli olarak dile getirmek için bile oldukça tehlikeli.
Altı adam, ellerinizle -ellerinizle diyorum çünkü bu iğrenç insanları o meclise taşıyan sizlersiniz-meclise soktuğunuz,
Hiçbir olay için bu kadar çabalamayan altı milletvekili gecenin bir vakti bir yasa tasarısı götürüyor meclise. 'İstismara uğrayan mağdur, failiyle evlensin' diyorlar. Güç bela kaldırılan çocuk yaşta ki evlilik bir anda gündeme tekrar geliyor, lakin bu kez istismarı yapan alçaklar affedilip sözde ailesinin başına dönüyor. Olacak şey mi Allah Aşkına? Vicdana, umuda, demokrasiye her şeyi geçtim bekçiliğini yaptığınız ahlaka sığar mı?
İyi niyetle yola çıkmışlar sözde, bunun neresi iyi niyet? Küçüğün rızası diyor Adalet Bakanı. Benim ülkemin adaletini koruyan adam utanmadan 'küçük' ve 'rıza' kelimelerini aynı anda kullanıyor. Böyle bir adam benim ülkemin adalet bakanı olamaz ya, böyle bir adamın fikirlerinin olduğu yerde 'adalet' kavramının adı bile anılamaz!
Ekranlarda gösteriyorlar bir yıl önce cumhurbaşkanına o üç bin kadından bazıları yalvarmış. 'ben kendi rızamla evlendim on bir yaşında, kocamı salın' diyorlar, yüzleri bile kızarmadan. Gerekçeleri ise çok sevmek. Evlenmeden sevgi olmuyor mu, illa vajinası bir penisle rahmi günahsız bir bebekle dolunca, adamın koynunda uyuyunca mı sevilmiş oluyor bu insanlar? On bir yaşında seviyorum diyen her çocuk kalkıp evlenmek istese, Atatürk'ün gözleri ışıldayarak anlattığı Cumhuriyet kadınları nasıl yetişecek bu ülkede? 
Üç bin aile adına yapılmak istenen bu tasarıda sonu görünmeyen bir karanığa kaç tane masum çocuk itilecek? Pedofili adı altında, sözde tecavüz olmayan bu iğrenç olaylara 'evet' oyu kullanan milletvekillerine sözüm! Yarın aile zoruyla kadınlık namını yakıştırdığınız küçücük bedenlerin ahını, sözde savunucusu olduğunuz o dinin ışığında, yaradanın huzurunda nasıl açıklayacaksınız? Evinize gittiğinizde çocuklarınızın yüzüne nasıl bakacaksınız? Siz ne yaptığınızın farkında mısınız? Topluma, çocuğa, zamanında peygamber efendimizin toprağın altından kurtardığı bir cinsiyete, bu iğrençliği nasıl açıklayacaksınız?
Küçücük bedenler, rızanın, sevdanın, anlamını, evliliğin getirdiği sorumlulukları nasıl taşısınlar?
Siz mağduru korumayı beceremediniz, şimdi tüm adiliklere kol kanat germenin peşindesiniz!
Adını kirlettiğiniz İslam, bağıra bağıra ahlakı hatırlattı, toplum olmayı, düzeni, kadını korumayı, çocuğa sahip çıkmayı, sapkınlıklarla dolu medeniyetlere peygamber göndererek anlattı. 
Ne arkasına sakladığınız dine, ne de Atatürk'ün Cumhuriyetine sığmaz bu aşağılık kararlarınız.
Orası benim meclisim değil bundan böyle, salı günü o tasarıya onay veren her ele binlerce bedduam var beslediğim.
Kan dökmeye meraklı bir iktidar, arkasında kör ve sağır bir halk olmaya devam edebilirsiniz.
Her iğrençliğe iyi niyet diyip en masum bedenleri sapkınlıklarınıza alet edebilirsiniz!
Burası artık Atatürk'ün Cumhuriyeti değil.
Burası artık özgür bir ülke değil.
Yapan, mağdur olup susan kadar, görüp kılını bile kıpırdatmayanda aynı yerdedir benim için.
Madem orası sizin meclisiniz, madem bahane ettikleri şey sizin dininiz o zaman açın gözünüzü biraz.
Gözümde, o putlara tapan adilerden farklı değilsiniz, sessizliğinizle sapkınlıkların önünde defalarca eğildiniz.
Bugün o ağzını bile açamayan, minik bedenlerinde olayın izlerini taşıyan çocukların çıkaramadığı ses olmak zorundayız!
Düşüncelerimizde yapmaya çalıştıkları iğrenç darbelere 'dur' diyebilmek için uyanmak zorundayız.
Çocuktan gelin, tecavüzcüden baba olmayacağını anlatmak ve inandığımız değerler uğruna savaşmak zorundayız!
Koynunuzda uyuyan bebeklerinizin, başında masal okuduğunuz, dokuz ay karnınızda taşıdığınız evlatlarınızın hatırına bugün anne babadan önce insan olduğunuzu hatırlayın!
Gerekçede söz edilen, utanmadan 'seviyorum' diyen o kadınlar on sekiz yaşını doldurmayı oturup bekleyebilir, lakin küçücük bir çocuk gerdek gecesinde babası yaşındaki adamı titreyerek bekleyemez!
Tecavüz aile kurmak için sebep, namusta asla iki bacak arasında değildir.
Asıl namussuzluk, beyindedir.
Ve o tasarıya imza atan o insanlar sapkınlığın vücut bulmuş halini kanlı iktidara sığınarak gözler önüne sermektedir!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder