14 Şubat 2017 Salı

Dikkat! Bu Bir 'Pati' Hikayesidir

2016 yılının sonunda hayatıma iki tane kedicik girdi, bilmeyen kalmamıştır diye düşünüyorum. Malum bütün gün elimde telefon peşlerinde koşup her anlarının fotoğrafını sosyal medyada paylaşıyorum. Ben ne kadar görüyorsam, takipçilerimde o kadar hakim pisiciklerle olan yaşantıma.
Hayvanlardan korkan, yolda görse dokunamayan biri olarak nasıl birdenbire pati sevdasına tutulduğumun sevimli hikayesidir bu yazı.
Uzun zamandır aklımda olupta cesaret edemediğim bir durumdu aslında hayvan sahiplenmek. Onlarla iletişim kurabilmek, sevebilmek, anlayabilmek nedense hep bir çekingenlik yaratmıştır bende. Ama şu öğrenci evi denilen olay yok mu, biz iki arkadaş ev işlerinden, finallerden, ödevlerden, para kazanma derdinden o kadar bıkmıştık ki evin içinde nefesimizin sesini bile duymaz olduk. 
İnstagramda gezerken keşfette bir sayfaya denk geldim, kedi ve köpeklerin sahiplendirildiği. Küçük küçük patiler, yuva arayan masum bakışlar arasında tamam dedim, bu evde bir pisicik istiyorum! 
Koştum ev arkadaşımın odasına dedim böyle böyle, hani hemen o an istiyorum ama bendeki öyle bir heyecan, 'tamam' dedi, bana uyar. Allah ama nasıl heyecanlıyım, sanki kedi beni sahiplenecek.
Bir dolu telefon görüşmesi yaptım, o zaman hayvansever şahsiyetlerin sordukları sorulara uyuz olup, 'alt tarafı bir hayvan sahipleneceğiz, evi üstümüze yap dedik sanki' gibi cümlelerle deliriyorum evin içinde. Onları Mia ve Şerafettinle geçen iki ay sonunda anladım, hem de ne anlamak. O kadar telefon görüşmesinin üzerine, öğrencilere güvenemeyen hayvanseverlerin 'ee biz bir bakalım o zaman' cümleleriyle bütün hevesim kırılsada hala sokaktan bir kediyi alıp evin içine sokacak kadar hırslıydım. Ama yavru olmalıydı işte, benimle büyümeli, bana alışmalıydı. Vazgeçmedim, sonunda o beklediğim, istediğim pisiciğe kavuşma hayaliyle araştırmaya devam ettim.
Günlerden pazar, öğleden sonra bir telefon görüşmesi yaptık. 'Veterinerde sahiplenilmeyi bekleyen bir kucak dolusu kedi var dediler, bugün gelip bakabilirsiniz'
Koşarak çıktık yola, İstanbul trafiğinde Ümraniye'den Levent'e pisicik görmeye.
Bizimle iletişim kuran, 'sizin gibi hevesli gençlere çok ihtiyacımız var' diyerek kedilerimizin tüm ihtiyaçlarını karşılayan hanımefendiye teşekkürü bu noktada borç biliriz. Biz gittiğimizde tırmalama tahtasından, taşıma çantasına kadar her şey hazırdı.
Benim için en özel an, ilk karşılaşmamız. Hayatınızda bir hayvan yoksa bu yazacaklarıma pek inanmayacaksınız ama biz o an tam olarak bunları yaşadık. 
Bir kafesin ardında bir düzine küçük kedi yavrusu düşünün. Hani sanki çocuk esirgeme kurumuna gidip evlatlık alacağınız çocuğu seçiyormuşsunuz gibi. Miyavlamaların arasında göz göze geldim Mia'yla. 
O an ne kadar sürdü bilmiyorum, diğer kedileri görmedim bile. Tamam dedim, bu. Öyle bir his ki o an bir bağ oluşuyor sanki aranızda sadece sizin hissedebildiğiniz. Oysa ki bir dolu sarman daha vardı orda ama ben ilk anda vuruldum bizim yaramaza. Aldım kucağıma, küçücük.. Annesi sütü kesmiş, zayıf , korkmuş gözlerle bana bakıyor. Ev arkadaşım bir tekir seçti, yaramazlıkları sonucu adı Şerafettin kalan. Aşılarımız yapıldı, kontrollerimiz tamamlandı, hiçbir konuda bizden desteğini esirgemeyen hanımefenin hediyeleriyle birlikte eve geldik.


Bu yazıyı burda sonlandırmak istiyorum, çünkü eve alışma sürecimizi ayrı bir yazıda detaylı olarak paylaşmayı düşünüyorum.
Hayvanlara karşı durduğum mesafeyi aştığımdan, Mia'ya beslediğim sevgi arttığından beri doğadaki tüm canlılara korkmadan yaklaşabiliyorum.
Sokaktaki tüm hayvanlar gülümsetiyor artık beni ve bu iki kedinin bende yarattığı en güzel etki.
Yazının son satırlarında sizden bir ricam var; Hayvanlara dokunun!
Mümkünse yuvanızın bir köşesinde onlara yer açın, gözlerinize sevgiyle baktığında geri kalan her şeyi silip hayata başka bir pencereden bakacaksınız.
Ve asla ama asla satın almayın, sahiplenin!
Paranızı onları satın almaya harcamak yerine barınaklara bağış yaparak doyurmaya harcarsanız, onlara 'mal' muamelesi yapıp dostluklarını satın almaktansa gerçek bir bağ kurarak sevgilerini paylaşırsınız..