15 Nisan 2015 Çarşamba

U-YA-NIN!

Köşe yazarlığına başladığım gün bir söz verdim çevremdekilere, siyasete karışmayacağıma dair.
Yaşımın ve yaşantımın ortaya koyduğu koşullar nedeniyle düşüncelerimi geri planda tutup sosyal ve kültürel yaşantıya 'genç bakış' sunucaktım.
Ama yapamam. Şu satırların yazı hayatıma zarar vereceğinin farkındayım ama susamam. Susarsam kızdığım, anlayamadığım 'o' insanlardan biri olurum.
Ben en büyük sözü kendime verdim. Düşüncelerime saygı duyacağıma dair. O yüzden korkusuzca yazıyorum bu satırları.
17 Aralık operasyonunda görevli olan polislerin gözaltına alınışıyla gündemimiz bir anda değişti. Masanın başında yemeğimi yerken yanıbaşımdaki televizyon iki hukuk bürosunun gecenin bir yarısı basılışını haykırıyor. Yirmi beş polisin gözaltına alınışı, sorumlulardan birinin twitterdan hükümete alaycı yaklaşımı..
Derin devlet kavramını göremeyecek kadar gencim, kabul. Ama aptal değilim. Gezi Parkı olaylarında yüreğimi ortaya koyacak kadar tecrübeli, iktidarın onca şeye rağmen bu halkı hala nasıl arkasına aldığını anlayamayacak kadar da tecrübesizim.
18 yaşındayım ve gördüklerim Atatürk Türkiyesi'nin bir düşüncenin parmağında oyuncak olduğu.
Kızgınım.
İzlediği bu adi politika başarılı olduğu için iktidara, başarısızlıklarından ders çıkaramadığı için muhalefete, 'Ben kazananın yanında olurum' anlayışıyla hareket ettiği için halkıma kızgınım.
Biz değil miyiz tek yürek olup bir liderin peşinde özgürlüğe koşan ?
Biz değil miyiz şu an muhtaç olduğumuz kudreti damarlarında taşıyan ?
Geleceğin Türkiyesi bu mu ?
Atatürk'ün adının hafızalardan silinmeye çalışıldığı bir Türkiye'ye boyun eymek istemiyorum ben. Her şeyini kaybetmek pahasına bir avuç insanın özgür düşünce ortamı için savaşmasını da istemiyorum.
Düşünün. Başkalarının görüşlerini benimsemeyi değil, okuyarak araştırarak düşüncelerinizi şekillendirmeyi amaçlayın.
Geç kalıyoruz. Sustukça özgürlüğümüzü, geleceğimizi, savaş meydanlarında kazandığımız zaferlerimizi, gelecek vaadeden gençlerimizi kaybediyoruz.
U-YA-NIN! Varsın ben yanlış düşünüyor olayım yeter ki siz uyanın.

Bu satırlar için siyasete karışmayacağım sözünü verdiğim herkesten özür dilerim. Ama eğer susarsam kendimi asla affetmem.
Böylesi daha iyi.
Benim kendimi affetmeyişimdense, sizin beni affetmeyişiniz inanın daha iyi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder