18 Mart 2015 Çarşamba

İLK AŞKIM

Aslında nasıl yazacağım, kelimelere nasıl dökeceğim konusunda hiçbir fikrim yok. Yoğun istek üzerine yazıyorum bu yazıyı.
Olay ağırlıklı yazmam pek, doğrusunu söylemek gerekirse sevmemde. Düşünce yazılarıdır benim limanım ama bir blog yazarı olarak istisnalara her zaman açığım.
Gelelim konumuza, ilk aşkım..
Üzerimde beyaz tişört, altımda okul eteği. Saçlarım topuz. Okulun ilk günü. Olabildiğine gülümsemeye, arkadaş edinmeye odaklamışım kendimi.
Dudağımın o günkü ağrısını hala hatırlıyorum. Heyecan, endişe gibi duygularda dudağımı ısırma alışkanlığım var. O gün nasıl kemirdiysem kanamıştı garibim.
Sınıfa girdiğim an onu gördüm. Herkes gibi forma giymişti ama yok onda farklı duruyordu sanki. Boyu uzun. Hani sarılsam kalp atışlarını hissedicem öyle bir uzunlukta. Göz göze geldiğimiz ilk an dünya durdu sanki benim için.
O gün koymuştum kafaya 'Bu çocuk benim' demiştim. Sanmayın ki o zamanlar şimdiki gibi özgüveni fazla, erkek ırkına savaş açmış bir kızım. Uslu, günlüğüyle baş başa, utangaç bir Ece'den bahsediyorum.
Şuraya bir parantez açalım bu satırları yazarken gülümsüyorum. Ne kadar şanslıyım ki ilk aşkımı gülümseyerek anlatıyorum. Parantezi kapa.
İlerleyen günlerde kızlarla fısır fısır planlar yapmaya başladım ve ne yaptım ne ettim onun önündeki sıraya geçtim. Sinsi bakışlı şimdiki kraliçenin ilk planları başarılı olmuş, şimdi farkettim. Bu mantıklı her istediğini elde eden kızın karakterinin temelleri ilk o zaman atılmış sanırım.
Herneyse gülümsedim, konuştum derken bir ay geçti.
Her ders, her teneffüs dip dibeyiz. Derslerde buklelerimle oynamaya başladığı gün daha dün gibi aklımda. Öyle böyle derken zaman su gibi akıp geçti.
Ben bekliyorum çıkma teklifi edicek diye, ama yok. Kızlarla acil durum toplantıları, 'neyi bekliyo lan bu çocuk?!' tartışmaları..
İçim içimi kemiriyor, umutlarım bir bir kırılıyor..
Sonra o hafta beden dersinde yanıma geldi. 'Ece biraz konuşabilir miyiz?' dedi. Allahım dünyanın en güzel cümlesi buydu sanki. Tabı canım, bencede konuşmalıyız. Sen sor ben cevaplayayım şu teknik bölümü kapatalım artık diyicem ama yok. Kafa salladım sadece.
Beraber yürümeye başladık. Kalbimin kulağımda attığını hissetmiştim.Durduk, gözlerimin içine bakıp o haftalarca beklediğim soruyu sordu.
Tanrım, aynanın karşısında defalarca vereceğim cevabın provasını yapmıştım. Ama yok olmuyo, utancımdan ölücem sanki. Tek hatırladığım ağzımdan çıkan boğuk bir 'evet'.
İçimdeki mutluluğu hiçbir kelimeyle tarif edemezdim.
Sonrası malum. O Gaziemir'de ben burda. Facebooktan yazışmalar, okul dışında görüşememeler.
Ama her şeye rağmen bulutların üzerindeydim.
Zamanla kıskançlıklar, yanlış anlamalar girdi araya. Koptuk birbirimizden, ayrıldık.
Aradan uzunca bir süre geçti. Ben özledim, çok özledim hemde.
Gözümün önünde konuşamıyorum, sarılamıyorum. En son dayanamayıp ağzını arasın diye en yakın arkadaşımı gönderdim. Vee tahmin edin noldu. O da özlemiş heyoo! Barıştık.
Hayatım boyunca hep bitmiş bir ilişkinin yeniden ayağa kalkamayacağını, asla aynı tadı veremeyeceğini savundum.
Ama iyi ki diyorum. İyi ki yeniden denemişim. Asla pişman değilim.
Zamanla olgunluğun verdiği o kibarlıkla mı desem herneyse bizim harika bir ilişkimiz oldu.
Saygılı, anlayışlı, bol bol aşklı. O kadar masum, o kadar mesafeli. Ama çok güzel, hatırlamaya değer.
Sıkı sıkı sarılıyodum o zaman, özlerken ölücem sanıyodum. O hafta sonları bitmek bilmiyodu.
Bütün aile adıyla çınlıyodu. Babannemin 'Kız sen fena aşık olmuşsun' sözleri hala gülümsetir.
Sonra karşılıklı ilk gözyaşlarımız var.
Yanıma ilk koşuşu var.

Önce olmaz diyip sonra geri dönüp sımsıkı sarılışım var.
Her şey gibi o da bitti ama. Neden bitti, ne oldu hiç hatırlamıyorum.
Hatırlamakta istemiyorum.
Utanmadan, sıkılmadan en masum ilk aşkımı anlatabilirim insanlara.
Asla pişman değilim, yine olsa yine onu severdim. Aynı şeyleri yaşardım yine.
Ve inan sana hiç kızgın değilim.
Kırgında değilim.
İyi ki dokunmuşşun hayatıma.
İlkler unutulmazmış.
Kalbimin kapılarını ardına kadar ilk kez açan kocaman yürekli adam,
UNUTURSAM KAHROLAYIM
Seni sevdiğim 315 günün anısına..

1 yorum:

  1. İçten ve güzel bir yazı, teşekkürler paylaşımın için :)

    YanıtlaSil